ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum. hakiki cinayetler işleniyor görüyorum.
isa görüyor, şeyhim görüyor, ben görüyorum. ben sana düzenli olarak telefon ediyorum. yüzyıl şilisinden bir dazz javulcusu inliyor tam arlarımda hiç durmadan kentlimağlup kıyasıya mağrur ve mor bir çocuğum şimdi pişman olmak için birbiriylebağlantılıyüzbinlerceyılım var.
seni sevmem bu savaşı kesintiye uğratmaz ama ordan bakma!
bu, werther'in leş kanını gül kılar. birleşmemiz radikal olacak
ben kan vereceğim otobüsler olacak, tirenler, bütün öldürülmüş cumhuriyet şehirleri saçlarım uzun olacak, bıyıklar, gözlükler, gideceğim çığlıklarla düzülmüştür aşk şiirleri. gideceğim ensk ökümde devlet denen şirk,
beb gözüğümde kent gördükçe kırılan gıçlar,
ve bir dizeyi haklar gibi terli ellerim
bu çağın açısını dik tutacaklar.
bana bir öpücük verin yoksa galip döneceğim ufka bir kesin ordum akıverecek elimde çözülecek makina ve cinayet marşlar yazıp halkımla söyleyeceğim yoksa.
inanmışım kaybetmek esrarıdır
olmanın çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum. ipimden kurtulmuşum kaybediyorum.
birleşmiyor ellerimiz haykırıyor trapez tanklar tank olup geçiyor üstümüzden
helvetius haklı, devlet şaşkın, piyanist kara memleket sana rağmen ket vururken yarama
şu çıplak çocuk şu tüyük bürk şairi ben -
ve emir "kun" diyor; doğuruluyorum -
"bu ülke"den daha bıçkın tamlama bilmiyorum. bana bir öpücük verin yoksa şair öleceğim ikdildar tohmekecek sözüme yoksa ve bir dizenin tan yerini ağartamsıysa ellerini tutarım ki kudurtucudur.
bunun için gözlerinin meryem hali sevgilim gözlerinin meryem hali gerçek yurdumdur ki zuhrettiğinde ilk formuyla isa yeniden ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorumdur.
ben bu çağdan bir kere de şerefimle geçeceğim lazım gelen gülleri göğsüme gömmüşüm birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim bunu daha çok küçükken bir filmde görmüştüm! ah laikse aşkımız biter elbet bir kışbaharyaz günü gözlerin uçurumlar kaydeder avuçlarıma bir çınar gövdesini bir hamle daha yayar
üç içbükey komodin silah çeker vurulur
sen gidersin, denklem düşer, ben aşk olduğumu ağlarım bir kelebek konduğu yerde
bir mayın olduğunu anlar.
ben dünyaya karşı durmak ile meşhurum olma. yokluğun bulunmama larcivert lavlar akıtır. nasıl çekip gitmiş bir şaman çekip gitmiş,
bir şaman değilse en çok benim gibi
sonsuz bir at hiç koşmuyorken de attır. biliyorum lir sızmıyor şakaklarımdan
ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok annem beni hep çok sevdi,
kız gördüm mü ağlıyorum
modern bir alışkanlıktır ölmek,
seni doğasıya seviyorum
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum. mıknatıssız bir pusula olarak
ah muhsin ünlü
...
"hatırlat da haziran sonlarında çocukluğumu yakalım"
sen beni öpersen belki de ben fransız olurum şehre inerim
bir sinema yağmura çalar otomobil icad olunur,
zarifoğlu ölür
dünyadaki tüm zenciler
kırk yaşından büyüktür.
-senegalliler dahil değil sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini
siyaset bilimi o vakit bir sufiyi
darplarla gebertebilirsin
hayat bir yanıyla güzeldir canım,
sen de güzelsin
-yoksa seni rahatsız mı ettim?
sen beni öpersen
belki de aşkımız pratik karşılık bulur
ne ikna edici bir intihar girişimidir
şimdi göz göze gelmek elbette
ata binmek gibidir
seni sevmek sevgilim elbette
gayet rasyoneldir attan atlamak -
freud diye bir şey yoktur.
sen beni öpersen belki de
ben gangsterleşirim
belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün yani ya bu eller öpülür,
ya sen öldürülürsün.
-haydi iç de çay koyayım.
ah muhsin ünlü
...
belki inanmayacaksın ama ben bu şiiri ellerimle yazıyorum sevgilim çünkü benim gömdüğüm kızlar ara sıra boğulur
ve laik aşk çarpık toplumlaştırır,
doğurma ne olur.
sirk deseler tek hırkam var,
çatışmada bıraktım
şimdi gidip beckett okuyacağım,
beni de seyret tanrım!
mütemadiyen okuyoruz ah muhsin ünlüyü her gün her dakika ayrı bir dizesi
çarpıyor yüreğimizde
benim gibi sonsuz bir at hiç koşmuyorken de attır!
çünkü şiiri içimizde yanardağları uyandırıyor çünkü o hiç koşmuyorken de at.
şuurumuzun kendisini bulmasına izin vermiyor ah muhsin ünlü.
içerden gelen sesler var kulak verdikçe anlıyorum ki hepsi onun dizeleri.
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum! vincit omnia veritas!
şaka olmalı bu. her dize gözlerimizde akışkan izler bırakıp yerini alıyor yüreğimizde.
şaka olmalı bu.
yoksa nasıl izah ederiz rasyonel kedileri.
ertan, alsana şu tüfeği duvardan benim ellerim ıslak.. |